-
1 doğru
I sniye \doğrusunu söylemiyorsun? warum sagst du nicht die Wahrheit?sabit bir \doğru eine feste GeradeII adj1) gerade2) richtig, korrekt; ( gerçek) wahr\doğru çıkmak sich bewahrheitenbu cümle \doğru mu yanlış mı? ist dieser Satz richtig oder falsch?1) richtig, korrekt\doğru çıkmak sich als richtig herausstellençocuk \doğru okudu \doğru olmak richtig sein, stimmen, das Kind hat richtig gelesendedikleri \doğru ( değil) was er sagt, ist (nicht) richtig, es stimmt (nicht), was er sagtsaat \doğru gidiyor/gitmiyor die Uhr geht richtig/nicht richtig2) gegenakşama \doğru gegen Abend( saat) altıya \doğru gelir er kommt gegen sechs (Uhr)3) nachdışa/içe \doğru aç(ıl) mak (sich) nach außen/innen öffnen -
2 akşam
akşam Abend m; am Abend;bir akşam eines Abends;iyi akşamlar! guten Abend!;akşamları abends, jeden Abend;akşam güneşi Abendsonne f; fig Lebensabend m;akşam olmak Abend werden;akşam üstü gegen Abend;akşam yemeği Abendessen n;akşama doğru gegen Abend; -
3 akşam
I s Abend m\akşam oluyor es wird Abend\akşama doğru gegen Abendaynı günün \akşamı am selben Abendbir \akşam eines Abendsbu/dün/yarın \akşam heute/gestern/morgen Abendo \akşam an dem [o jenem] Abendiyi \akşamlar! guten Abend!II adj abendlich\akşam vakti [o saati] zu abendlicher Stunde -
4 ancak
I konj\ancak bir şart ile nur unter einer Bedingung2) ( lâkin) jedoch, allerdings3) erst\ancak ikinci deneyişte erst beim zweiten Anlauf\ancak şimdi gelebildim jetzt erst konnte ich kommenII adv1) ( en erken) frühestens, ehestens\ancak yarın gelebilirim ich kann frühestens morgen kommenoraya akşama doğru \ancak varabildim ich kam dort erst gegen Abend an2) ( güçlükle) gerade (noch), (so) ebenotobüse \ancak yetiştim ich habe den Bus gerade noch erreichtücretiyle \ancak geçinebiliyor mit seinem Lohn kommt er so eben aus
См. также в других словарях:
akşama doğru — zf. Gündüzün akşama yakın bir zamanında Birbirlerine veda ederek akşama doğru dağıldılar. A. Mithat … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru — sf. 1) Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı 2) Gerçek, yalan olmayan Doğru haber. 3) Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur. A. Gündüz 4) is. Gerçek, hakikat Söyleyin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
akşam — is. 1) Gündüzün son ve gecenin ilk saatleri 2) Gece Şimdi, gelelim dün akşam bahsi geçen yüzük hikâyesine... Y. K. Karaosmanoğlu 3) Akşam ezanı 4) Akşam namazı Birleşik Sözler akşam azadı akşam ezanı akşam gazetesi akşam güneşi … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürüklenmek — e 1) Sürükleme işi yapılmak veya sürükleme işine konu olmak Akşama doğru ayaklar evlere doğru sürüklenirdi. F. R. Atay 2) Kendi kendini sürüklemek 3) nsz Bir iş, sonuçlanıncaya kadar boş yere gecikmelere uğramak Bu dava iki yıl sürüklendi. 4) nsz … Çağatay Osmanlı Sözlük
Fevzi Çakmak — For other Fevzi Pasha, see Fevzi Pasha (disambiguation). Mustafa Fevzi Çakmak 1311 (1895) c P. 7 Mareşal Fevzi Çakmak (October 26, 1923)[1 … Wikipedia
ağırlık — is., ğı 1) Ağır olma durumu Yükün ağırlığı. Taşın ağırlığı. 2) Değerli olma durumu Hediyenin ağırlığı. 3) Ağırbaşlılık Çocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi. 4) Tehlikeli olma durumu 5) Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum Havanın ağırlığı.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
akşam gazetesi — is. Baskısı öğleden sonra, özellikle akşama doğru yapılan gazete … Çağatay Osmanlı Sözlük
akşam pazarı — is. Pazarlarda, işportalarda akşama doğru tezgâhta kalmış malların ucuz fiyatla satılışı … Çağatay Osmanlı Sözlük
akşamüstü — zf. Güneşin battığı sıralarda, akşama doğru, akşam yaklaşırken Akşamüstü iki çikolatayı geveleyiverdi. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekingenleşmek — nsz Çekingen duruma gelmek Akşama doğru kendisinin bile yadırgayacağı kadar çekingenleşmişti. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
öğleyin — zf. Öğle vakti Her zaman öğleyin gelir, akşama doğru kalkardı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük